Şundan bundan
Uzun bir zamandır yazı yazmadığımı fark ederek bir güncelleme yapayım istedim. Genel teması olan bir yazı olmadığı için karmakarışık olacak, idare edin.
Son yazımdan beri neler yaptım:
-
Öncelikle uzunca bir süredir beklediğim oldu ve Türkiye’ye gidebildim. Güzel geçen birkaç günün ardından geri döndüm. Herkese aynı şey olduğunun bilincindeyim ama yine de yazmak istiyorum: Türkiye’ye gidince sanki burada hiç yaşamamışsın, hiç yurt dışında yaşamıyormuşsun gibi oluyor. Geri döndüğünde ise Türkiye’ye hiç gitmemişsin gibi geliyor bu sefer de. Ayaklarım geri geri gitti Türkiye’den buraya gelirken. Tatiller hiçbir zaman yetmezmiş, onu hissettim. İlk gelişimde bir heyecanla buraya geliyordum. Çalışma vizemi aldıktan sonra, yani ikinci gelişimde artık bir şeylerin başlayacağından dolayı heyecanlıydım, yine kolayca geldim buraya. AT11 belgemizi almak için tekrar git gel yaptığımda zaten 3 gün Türkiye’deydim, hiçbir şey anlamadım, o yüzden yine rahat geldim. Bu sefer gelince işte yapacak bir şeyimin olmadığının bilincinde, son derece sıkıcı geçen mesai saatlerinin yine beni beklediğini biliyordum artık. Sevdiklerimden ayrılmanın verdiği üzüntü zaten başlı başına yetiyordu, bir de bu son söylediğim eklenince gerçekten hiç içimden gelmedi Nürnberg uçağına binmek. Yurt dışındaki iş tecrübesinin bana öğrettiği şu ana kadarki en büyük şey herhalde işe başlamak için sabretmeyi öğrenmek oldu. Hala bekliyoruz, 2 hafta kadar daha bekleyeceğiz sanırım. Umarım bu son olur.
-
Projede kod olarak bir şeyler yapmaya başladım. Basitçe anlatmak gerekirse, bir xml dosyasındaki verileri çekip gerekli olan bölümleri bir ağaç yapısına soktum, bunu Windows forms altında gösterdim. İşi yapmak 2 günümü aldı, devamını istedim; devamı gelmeyince yeniden bitmek bilmeyen dokümanları okuyan insan modeline geri döndüm.
-
Özgeçmişlerimi güncelleyerek zaten taslak halinde tuttugum “kendim” bölümünü yayına soktum.
-
Amarok‘un bir türlü çıkmayan Windows portunu beklerken bir yandan da başka alternatifleri deneyeyim dedim. Zaten daha önce winamp, wmp, iTunes ve foobar2000 kullanmış ama bunları açıkçası çok da fazla beğenmemiştim. Bir de Songbird kurup denemek istedim. 0.4 sürümünü kurdum denedim, daha yapılacak çok işlerinin olduğunu öğrenip sildim. Amarok’u daha da bir dört gözle beklemeye başladım. Skype Linux’un video desteği içeren son beta sürümünü Pardus‘a kurmaya karar verdim. Yine de usb ses sistemleri (mikrofon, hoparlör) konusunda adamakıllı bir yönetim paneli içermeyen, bu nedenle bazı programlardan ses almayı başarıp bazılarından alamadığım, kameradan aldığım görüntüyü ise beğenmediğim Linux’u Amarok için kullanmaya geri döner miyim bilmiyorum.
-
Avatar: The Last Airbender çizgi filmini seyrettim. Bende dizileri sezon sezon seyretme hastalığı olduğu için normalde kendimi çok bölümlü dizilerden uzak tutuyordum çoktandır. Bu sefer de bir anlık dalgınlıkla geçen cumartesi gecesi ilk bölümü seyrettim. Sonuç feci oldu. Pazar gecesi yatana kadar tanesi 25 dakikadan 43 bölüm seyretmiştim. Pazartesi gecesi de 10 bölüm daha seyrederek en son yayınlanan bölüme ulaştım, rahatladım.
-
Almanca klavye ile Türkçe klavye düzeninde yazı yazmanın zorluğunu tekrar hissettim. Daha önce İngilizce klavye kullanarak Türkçe klavye düzeninde yazı yazmıştım, 10 parmak klavye bilmesem de bunda başarılı olduğumu düşünüyordum. Almanca klavyenin ekstra zorlayan özellikleri yerleri değişen y ile z tuşları. Bir de ö ve ü harfleri. “Ö ile Ü ne alaka?” diyeceksiniz. İngilizce klavyede bu harfler olmadığı için klavyeyi Türkçe kullanırken ö ve ü harfleri için diğer Türkçe harflerde olduğu gibi harflerin olması gereken yerlere basarsınız. Almanca klavyede bu harfler bulunmakta. Üstelik yerleri Türkçe klavyedeki yerlerinden farklı. Beyin bir süre Almanca klavye kullandığı için bu harflerin yeni yerlerine alışmış durumda. Almanca klavyeyi Türkçe düzende kullanırken de eller bu harflerin Almanca klavyedeki yerlerine gidiyor. Sonuçta alakasız yazılar ortaya çıkıyor. Ben şahsen bu son yazımı bu yüzden Almanca klavye düzeni ile yazdım. Sonra da Word’ü açıp teker teker yazamadığım harf içeren kelimeleri yazım denetimi ile değiştirdim. Geçen sefer de Zemberek eklentisini kurduğum Openoffice.org da aynı şeyi yapmıştım.
Şimdilik bu kadar sanırım. Aklıma anlık gelen başka bir şey kalmadı. 🙂