arşiv

yazılar buna göre etiketlendi; ‘evoline’

Güncelleme – Ocak 2011

Pazar, 16 Oca 2011

Efendim son yazımdan bu yana yine boş durmadım. Acısıyla tatlısıyla aklımda kalanlar şöyle:

Projemin yıl sonu toplantısında uzunca bir sunum yaptım. Tia-Portal’da yaptığım geliştirmelerin otomasyon sisteminin performansına ne derece etkisi olduğunu çeşitli projeler aracılığı ile test etmiştim. Öncelikle bunu sundum. Daha sonra da geliştirilen her bir özelliğin o sırada açık bulunan herhangi bir projede kullanılıp kullanılmadığını anlamanın yöntemlerini ve bu özelliklerin projelerde nasıl aktive edilebileceklerini anlattım. Firmware tarafında çalışan ezici çoğunluk da benim Tia-Portal’da geliştirdiğim özellikleri cihazlara kazandırmak için uğraşıyorlar. Bir yıldır üzerinde çalıştığımız özelliklerin sisteme neler kattığını açıkça görebilmek onları da mutlu etti. Bir kısmı da özelliklerin aktive edilme yollarını birinci elden öğrendikleri için memnundu, bu sayede istedikleri testleri daha rahat yapabileceklerdi. Bu sunumun bana da faydası oldu. Almanya’daki ilk sunumumu Almanca olarak yapmış oldum. Projenin genelinden farklı bir konumda çalıştığım için yüzümün tanınırlığı diğer kişilere oranla daha az idi, sunum sayesinde bunu arttırdım. Ayrıca evosoft ve evoline’a projem hakkında anlatabileceğim bir şeyim olmuş oldu. Hakkımdaki olumlu izlenimlerin artmasının bir gün bana faydası olacağı inancındayım. Ayrıca sunumun bir diğer faydası ise normalde çok fazla ilgilenmediğim performans ile ilgili değerlere daha hakim olmamı sağlamasıydı.

Geçtiğimiz günlerdeki bir diğer olay da Selin, İrem ve Mertcan ile yaptığımız İtalya gezisi idi. Gezinin Roma ayağında Buğra ve Necip de zaman zaman bize eşlik etti. Şirketteki hemen herkes bu süre içinde tatile çıktığından ve belki de alışkanlıktan bu sene izin günleri açısından pek bir faydası olmasa da Noel haftasını yine tatilde geçirdik. Başlangıcı biraz sıkıntılı oldu, Milano’ya gecikmeli inince Sixt’in arabamızı başkasına vermiş olduğunu öğrendik. Uçuş numarasının daha önceden bildirilmemesi durumunda Sixt ofisleri rezervasyonda belirtmiş olduğunuz saatten sonra en fazla 1 saat içinde arabayı almanızı bekliyormuş, bunu da acı bir şekilde tecrübe ettik. Peugeot 308 sınıfı bir araç rezerve etmiştik, içine biraz zor sığdığımız bir Fiat Panda ile yetinmek durumunda kaldık. Belki İtalya şehir trafiğinde aracın küçüklüğü iyi bile oldu ama herhalde yine bir tercihte bulunacak olsam bugün de daha büyük bir aracı tercih ederdim. Geziye 25 Aralık’ta Milano’da başladık, sırasıyla Venedik, Floransa, Pisa, Siena, Roma, Pompei ve Napoli’yi gezdik, 2 Ocak’ta da Roma’da bitirdik. Şehir gezileri, en azından Avrupa içindekiler bana artık o kadar da zevk vermiyor. İlk başlarda epey hevesliydim ama artık içinde güneş, deniz ve dalıştan en az birinin olduğu tatilleri daha çok sevdiğimi fark ettim. Yine de tam o sıralarda -15 leri görmüş olan Nürnberg’de kalmaktansa sıcak denizlere inmiş olmak güzeldi.

Geziyle ilgili birkaç anı da şöyle:

  • Bir keresinde hava alanında aynı uçağa binecekken karşılaştığım Çağıl ile bu sefer de Coloseum’da karşılaştık. Bu nedenle kendisini bundan sonra beklenmedik yerlerde karşılaştığım arkadaşım olarak hatırlayacağım :).
  • Aslında Napoli ve Pompei gezinin orijinal planına dahil değildi. Daha sonradan Roma’da gezilecek yerler erken bittiğinden plana son gün dahil oldu. İyi de oldu, bu sayede içimizdeki oraya ait merakı da gidermiş olduk. Yalnız Napoli tam anlamıyla varoş bir şehir imiş, insan şehirde bulunduğu sürece kendini tam güvende hissetmiyor. 1 Ocak’ta gitmek de işin tuzu biberi oldu, açık bir pizzacı bile bulamadık, İtalya’nın pizzasıyla en ünlü şehrinde pizza yiyememiş olduk.
  • Gezinin ayarlamalarını yapan kişi olarak kendimi daha bir sorumlu hissettim. O nedenle diğer gezilerime oranla mental açıdan daha az bir rahatlama oldu. Aklım da o sırada Türkiye’de idi (sonraki paragrafta nedeni var), bu da bir etken olmuş olabilir.
  • Yılbaşına Roma’da girdik. Çok etkileyici bir havai fişek gösterisinin yanında sokaklarda da o kadar çok patlayıcı kullanıldı ki gözlerinizi kapatsanız kendinizi cephede hissedebilirdiniz.
  • Gezilerde normalde yürüyüş sırasında harita ihtiyacı olduğu zaman şu ana kadar Tomtom’u kullanıyordum ama açıkçası kendisinden çok da memnun değildim. Aklımda hep çevrimdışı Google haritalarını kullanan bir uygulama kullanmak vardı ama o zamana kadar bu işi Windows Mobile’da yapan bir uygulamanın varlığından haberdar değildim. Sonunda geziden bir gün önce böyle bir uygulamanın varlığından haberdar oldum. Ücretsiz uygulamanın adı NaviComputer, sitesi de şu. Sitede bilgisayara kurulup istenilen haritayı indirmenizi sağlayan bir uygulama da var. Uygulamada varsayılan olarak opensteetmap haritalarını indirme seçeneği açık olarak geliyor, Google gibi diğer harita siteleri için ne yapılması gerektiğini şu adresten öğrenebilirsiniz.

Bu güncellemenin son olayı maalesef pek hoş bir haber değil. Yaklaşık 1 aydır durumu çok iyi olmayan dedemi 3 Ocak’ta kaybettik. Kendisi epeydir hastaydı, bir dizi diğer problemin yanında solunum ve dolaşım sıkıntıları vardı. 20 gün kadar hastanede kaldı, ancak hastanenin çabaları da bir yere kadar yardımcı olabildi. Haberi alır almaz Denizli’ye gittim. 9 Ocak’a kadar oradaydım, sonra da tekrar Almanya’ya geri döndüm. Hastaneye giriş yapıldığı andan itibaren doktorumuz her şeye karşı hazırlıklı olmamız gerektiğini söylemişti, yani beklenmedik bir son değildi bu. Yine de insan üzülüyor.

Be seferlik de bu kadar…

Bilgisayar, Ivır zıvır , , , , , , , , , , , , , , ,

Son Haberler

Salı, 15 Eyl 2009

Aşağıda yaklaşık 1 ay önce yazıp o zamandan bu yana ekleyecek olduğum yazı var. Yazının ardından o zamandan bu  yana geçen zamanla ilgili güncellemeleri de yaptım.

Son yazımdan bu yana yine yazılacak birkaç konu çıktı, yine ben epeyce üşendim ve yine aşağıya özet geçiyorum.

Selin Almanya’ya geliyor! Uzun ve sıkıntılı bir bekleyiş süreci olumlu sonuç verdi, Selin yüksek lisans kabulünü aldı. Münih’teki Ludwig-Maximilians Üniversitesi’nde “psychology of excellence” bölümünde yüksek lisans yapacak. Artık sıkça görüşeceğimiz kesin.

İki kere Budapeşte’ye gitmek zorunda kaldım. Birinin dönüş yolundayım hatta şu anda. 2008 temmuz sonundan bu yana bir Macaristan şirketi olan evopro’ya bağlı çalıştığım için çeşitli belgeleri çıkartmak üzere Macaristan’a gitmem gerekiyor zaman zaman. Bu evopro’ya bağlı bulunduğum süre içindeki dördüncü Budapeşte seyahatim. İlk seferde gerekli olan bütün belgeleri çıkarmıştık, daha sonrakiler süresi dolan Macaristan oturma iznimin uzatılması nedeniyleydi hep. Normalde yıllık verilen bu izni toplamda iki kere almam yeterli olacaktı. Ancak çeşitli sebeplerden dolayı dördüncü kere oturma izni uzatma için oradaydım dün. Neyse ki ekim ayından itibaren Almanya evosoft çalışanı olacağım için bunun son zorunlu gidişim olacağına inanıyorum. Bir kere de SSK’ya orada çalıştığımı belgeleyebilmek amacıyla gitmeyi planlıyorum. Bu zorunlu geziler bende Budapeşte’ye karşı bir antipati oluşmasına sebep oldu. O yüzden daha da gitmem herhalde :).

Cuma günü Türkiye’ye gidiyorum. Bir hafta tatil yapacağım. Daha sonra eylül ayının tamamında Türkiye’de S7-PCT v2.1 için çalışacağım. Bu da aslında bir nevi zorunluluktan olmuş durumda. Siemens yine ekonomik kriz bahanesiyle taşeron şirketlerine ağustos ayının son haftasından ekim ayının başına kadar ödeme yapmayacağını bildirmiş durumda. evosoft da %98’i Siemens’e ait olsa da bu taşeron şirket grubunda yer alıyor. Daha önce de anlattığım gibi evosoft çalışanları bu süreyi hiç de ücretsiz olmayan “ücretsiz izin” alarak kullanıyorlar. Hatta bu sefer isteyen senelik izinlerini de kullanabildi. Neyse, olan yine evosoft’a bağlı çalışan şirketlere olacaktı. Özellikle benim durumumda şirketler ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlardı. Ekim ayına kadar kullanmam gereken bir haftalık izni kullanmam gerektiğini biliyordum. Ancak geriye kalan 4,5 haftalık süre için bir karar verilmemişti. Tahminim bana da “gerçekten” ücretsiz izin verileceği idi. Yine parayı çok umursamayıp uzun bir süre tatil yapmak aklıma gelmedi değil. Ancak bu sürenin tam da Ramazan ayına denk gelmesi, tatil konusunda çok da bir şey yapamayacağımı düşündürdü bana. Tam da bu sırada aklıma önceki projem için çalışmak geldi. Sonuçta v2.0’da benim yaptığım kısım v2.1’de geliştirilmesi gerekenler listesindeydi. Hatta epeyce bir kaynak ayrılmıştı bu konuya. O işi en iyi yapacak olan insan da bendim. O nedenle bu teklifim bütün taraflarda olumlu bulundu. Projede yeterli maddi kaynak da varmış. Sonuçta eylül ayının tamamında evoline’da olacağım. Yapacak bir şey bulup ekonomik krizin beni “teğet geçmesini” sağlayabildim, ama Türkiye’de bulunduğum süreler askerlik ertelemesinde sayılmayacağı için dolaylı olarak Almanya’da daha fazla kalmak durumunda kaldım.

S7-PCT v2.0 çıktı. Buradan ücretsiz indirilebilir durumda. Üşenmezsem bununla ilgili bir yazı daha yazacağım.

Sıra geldi güncelleme kısmına:

Türkiye’de çalışmaya başladım, hatta buradaki günlerimin yarısı bitti bile. Daha önce v2.1 için planlanan özelliklerle uğraşıyorum genelde. Akşamları da Nürnberg’dekinin aksine hareketli geçiyor günler genelde. Epeyce kişinin yüzünü görme fırsatım oldu bu sayede. Bayrama da Nazilli – Denizli – Aydın civarlarındayım, beklerim…

Bilgisayar, Ivır zıvır , , , ,

Tatilin Ardından

Perşembe, 18 Haz 2009

Selamlar,

Aslında 18 Haziran’da yazmış olduğum yazıyı ancak bilgisayara aktarıp temize çekebildiğimden olması gerekenden 12 gün sonra yayınlıyorum…

2 haftalık zorunlu iznim ve ardından gelen zorunlu Macaristan seyahatinden sonra aklımda kalanları yazayım dedim:

Önce zorunlu iznim neden zorunlu oradan başlayayım. Zamanı olmayanlar ya da okumaya üşenenler için özet olarak bu durumu ekonomik krizin yıllık iznimi istemediğim bir zamanda kullanma zorunluluğu şeklinde beni vurduğu olarak açıklayayım. Ayrıntı isteyenler de bundan sonraki dört paragrafı okusunlar.

Aslında her şey Siemens’in otomasyon bölümünün ekonomik krizden önemli ölçüde etkilenmesi ile başlıyor. Alınan önlemlerden birisi de çalışanları ücretsiz izne çıkarmak. İlk aşamada ekim ayına kadar iş gücünün %15 oranında azaltılması planlanmış. Bu %15’in uygulanması da projeden projeye değişiyor. Bazı projeler bu durumdan etkilenmezken bazılarında çalışanlar, ekime kadar her ay kendi belirleyecekleri üç gün işe gelmiyorlar. Bazı projeler de haziran ayının ilk iki haftası tamamen kapandı, çalışanlar on iş günü ücretsiz izne çıkarıldı.

Üstte yazdığım uygulamada devamlı “ücretsiz izin” olarak yazmış olsam da pratikte çalışanlar izinleri karşılığı yine belli bir ücret alıyorlar. Alman hükumeti, kriz yardımı olarak şirketlerin ücretsiz izne çıkardığı çalışanların izin zamanında alacak oldukları maaşların %60 gibi bir kısmını çalışana ödüyor. Sadece şirketin kasasından para çıkmamış oluyor.

Siemens’in birlikte çalıştığı şirketler de bu uygulamadan kademe kademe etkileniyor. Bir Siemens projesi ne şekilde ücretsiz izin uyguluyorsa bu projeye bağlı bulunan evosoft projeleri de o şekilde ücretsiz izin uyguluyor. Çünkü Siemens’ten alınan ödenekleri ücretsiz izin oranında kesintili olarak geliyor artık. Evosoft da zincirin bir alt halkası olan evoline ve evopro’ya da bu kesintileri yansıtıyor. İşte sorun da burada başlıyor: Türkiye ve Macaristan evo grubu şirketleri şu anda bir ücretsiz izin uygulamasına geçmiş değiller. Şirketler arası anlaşmalar gereği benim ve benzer durumdaki birkaç arkadaşın ne olacağı uzun süre belirsizliğini korudu. Özel olarak benim için işler bir kat daha karışıktı. Ben durumu evoline’a aktarıp ne olacağını soruyordum, evoline da aynı soruyu evopro’ya soruyordu. Bir karar alınacağı zaman da süreç tersine işliyordu, bu da her kararın uzun ve daha zor alınmasına neden oluyordu.

Kişisel olarak geçen yaz da proje nedeniyle yaz tatiline çıkamamanın verdiği hevesle bu yaz güzel bir tatil yapmak istiyordum. Ege/Akdeniz kıyılarının gezileceği, dalış da yapabileceğim, Selin’in de içinde olduğu bir tatil hayali kuruyordum. Bu nedenle alelacele bir tatile çıkmaya karşıydım. Hele de haziranın ilk iki haftası bunu yapmayı hiç istemiyordum. İlk hafta İrem son finallerine girecekti, annem de orada olacaktı, ailemi bir arada göremeyecektim. Ayrıca ilk hafta sonu pazar akşamı Selin’in Edirne’de düğüne katılacak olması yapılacak olan bir planı kötü yönde etkiliyordu. Son olarak ben de temmuzda hem İrem’in mezuniyetine, hem de arkadaşlarımın düğününe gelmek istiyor, alacağım tatili bunlarla birleştirme hesapları yapıyordum. Ancak, şirkete bu aralar tatile gitmek istemediğimi söylememe rağmen evopro’dan “izin kullansın” kararı gelmiş. Bunu öğrendiğimde günlerden pazartesiydi, cumartesi günü de İstanbul’daydım. THY’yi de zengin ettiğimi söylememe gerek yok sanırım.

Tatilin çok kısa zaman öncesinden belli olmasının verdiği plansızlık yüzünden ilk hafta neredeyse hiçbir şey yapmadan oturdum İstanbul’da. İrem sınavlarına girdi, ben de annem ve Selin ile boş boş geçirdim vaktimi. İkinci hafta da Kuşadası’nda yazlıktaydık. Denize olan hasretimi birazcık da olsa giderebildim bu sayede.

Tatilden döndüm, eve girmeden telefonum çaldı. Macaristan oturma iznimin uzatılabilmesi için acilen Budapeşte’ye gitmem gerektiğini öğrendim (Halen Macaristan şirketine bağlı bir çalışan olduğum için Macaristan’da geçerli hem oturma hem de çalışma iznimin olması gerekiyor.). Dün gece saat 10’da trene bindim, 08:45’te Budapeşte’deydim. Yaklaşık 3 saat sürdü işim. 2,5 saat sürseydi belki de Nürnberg uçağına yetişebilecektim. Saat 17:50’de kalkacak olan Frankfurt uçağı için de saatlerce beklemem gerekecekti, ayrıca Frankfurt’tan Nürnberg’e gidiş vardı bir de. Frankfurt uçağına binmiş olsam da yaklaşık aynı zamanda Nürnberg’e varacaktım. O yüzden dönüşü trenle yapmaya karar verdim. 13:25’ten beri yoldayım. Bir aksilik olmazsa 21:41’de Nürnberg’de olacağım (Bu yazıyı trende yazdığımı anlamışsınızdır herhalde). Yanıma aldığım kitabı bitirdim, telefonumun da şarjı bitti. Ben de kalem kağıdı aldım elime ve bu yazıyı yazdım. Şimdi 19 saatlik yolculuğuma mı yanayım, yoksa Budapeşte’de aldığım belgenin geçici olduğuna ve yakın bir zamanda benzer bir yolculuğu tekrarlamak zorunda kalacağıma mı, bilmiyorum.

Bu aralar biraz şanssızım galiba…

Ivır zıvır , , , , , , , ,

Neler Oldu

Perşembe, 30 Nis 2009

Dolu dolu bir nisan ayı geçirdim. Bu süre içinde olanlardan aklımda kalanlar şöyle:

  • Türkiye ziyareti: Daha önceden de yazmıştım, projemizin bundan sonraki versiyonlarının tamamına yakını Türkiye’den geliştirilecek. O nedenle projede yaptıklarımın Türkiye’deki bir arkadaşa aktarılması gerekiyordu. Bu fırsatla ben de biraz daha erkenden gidip önce paskalya tatilini ve yakın birkaç günü Nazilli’de (Denizli ve Kuşadası dahil) geçirdim, daha sonra da 3 gün yaptıklarımı aktardım. Bu arada şirket yöneticileri ile de birkaç sıkıntılı nokta hakkında konuştuk, kafamı rahatlatan mesajlar aldım, dinç bir şekilde Almanya’ya döndüm. Hatta cevaplar öyle tatmin ediciydi ki içimden biz Almanya’da bu konular hakkında boşuna kuruntu yapıp birbirimizi dolduruyormuşuz diye düşündüm. Bu arada da ailem ve arkadaşlarımla buluşmuş olmam da moralimin yerine gelmesinde çok yardımcı oldu.
  • Almanya’da Türkiye ile konuştuğumuz konularda Almanya tarafından hiç de iç açıcı olmayan haberler aldım, Türkiye ile tekrar konuştuğumda sıkıntım daha da arttı. Bu sıkıntılı konu hala benim açımdan bir çözüme kavuşmuş değil, ancak konu iyi ya da kötü bir sonuca bağlandığı zaman sonradan yaşadıklarımı unutmamak, belki gelecekte okuyup “Vay be, bunlar da gelmişti başıma…” demek için buraya uzuuuun bir yazı şeklinde yazacağım.
  • Projede kod geliştirmem hemen hemen durmuş durumda. Yaptığım dokümantasyondaki birkaç eksiği de tamamladığımda benim için S7-PCT projesi bitmiş olacak.
  • Takip ettiğim çeşitli kaynaklardan yazılım dünyası ile ilgili değişik haberler aldım. Bunların birincisi IBM Türkiye’deki çirkin olaylar ile ilgili. Haklarını savunmak için sendikalaşma yoluna giden insanlar ın önlerinin ne kadar acımasızca durdurulduğunu biliyordum zaten. Bunların yanında ekteki Yeni Harman’da da okuyabileceğiniz Can Özler’in şirketten çıkarılmasını ve perde arkasında gelişen olayları yeni öğrendim. Yazıyı üşenmeyip okumanızı tavsiye ederim. Diğer bir haber Oracle’ın Sun’ı alması. Openoffice.org ve MySQL’e neler olacak hep birlikte bekliyoruz. Umarım bu birleşmeden güçlenerek çıkarlar (biraz şüpheliyim o bu konuda). Üçüncü bir haber de yeni Ubuntu ve Amarok sürümleri. Gerçi Amarok 2.1’in betasını yayınlamış durumda, daha asıl sürüm için vakit var ama en süper müzik oynatıcısının yeni betasının çıktığını duymak bile güzel. Ubuntu da kullandığım Linux dağıtımı değil, ama yine de destekliyorum…

Yeni Harman’daki röportaj:

Yeni Harman Röportaj 1. Sayfa

Yeni Harman Röportaj 2. SayfaYeni Harman Röportaj 3. Sayfa

Bilgisayar, Ivır zıvır , , , , , , , , ,

Özetin Özeti

Çarşamba, 30 Tem 2008

Siteyi son güncellememden bu yana yaptıklarımdan ve yazmak istediklerimden aklımda kalanlar şunlar:

Rock im park‘a gittim. Bu festivali özellikle uzun uzun yazabilmek için güzel bir zaman arıyordum en başlarda. Sonra zamanım olmadı, bir de unuttum tabii yazacaklarımın bazılarını. Festival nedir, ne değildir görmüş, yaşamış oldum. Bir de Metallica başta olmak üzere bildiğim bazı ünlü grupları canlı canlı izleme şansım oldu tabii. Festivalin etkisinden uzun süre kurtulamadım, özellikle festivalden sonraki ilk birkaç hafta seyrettiğim grupların albümlerini dinleyip durdum.

devamını oku…

Ivır zıvır , , ,